Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Mülakat, 11 Ağustos 2016, Ankara
SUNUCU- Ankara’dan iyi günler. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu sorularımızı yanıtlayacak, hoşgeldiniz efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk.
SUNUCU- Gündemde çok başlık var, hızla başlayalım. Rusya ziyareti kritik, oradan başlamak anlamlı olur diye düşünüyorum. Özellikle batının bu ilişkiden rahatsız olduğu yorumları, siz her ne kadar bunu Batıya bir mesaj olarak yapmadık, Türkiye’nin dış politikası böyle şekillenmiyor deseniz de, bugün de Batı basınında benzer yorumlar var, buradan başlayarak ziyareti nasıl değerlendirirsiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her şeyden önce ziyaret gerçekten son derece başarılıydı. Samimi bir ortamda tüm konuları konuşma imkanımız oldu, ikili ilişkilerin her boyutunu değerlendirdik ve bundan sonra atılacak adımları konuştuk. Bu adımların uygulanabilmesi için oluşturulacak mekanizmaları değerlendirdik. Zaten hemen ilk adımı da dün akşam attık. Üçlü mekanizmamızı işletecek, yani bürokratik düzeyde yürütecek arkadaşları St. Petersburg’a gönderdik. Daha sonra Bakanlar düzeyinde de biz yine bu süreci yürüteceğiz, takip edeceğiz. Diğer konularda da adımları hızlı bir şekilde atacağız. Rusya uçak düşürme hadisesinden sonra Türkiye’ye yönelik aldığı tedbirleri ya da kısıtlamaları ortadan kaldıracak. Turizmle ilgili charter seferleri için uzmanlar Antalya’ya geldiler, aldığımız güvenlik tedbirlerini de gördüler, son derece memnun oldular. Charter seferleri başlayacak, ticaret, gıda ve tüm ürünler önündeki engeller kalkacak, kara taşımacılığı dahil ticaretin önündeki kısıtlamalar da kalkacak. Yatırımlar için birlikte hareket edeceğiz. Türkiye’de Rus yatırımlarını biz destekleyeceğiz, Rusya’da Türk yatırımları ya da Türk firmalarının üstlendiği projeler konusunda Rusya gerekli adımları atacak. Türk ve Rus şirketler üçüncü ülkelerde işbirliği yapacaklar. Oluşturacağımız ortak fonla beraber her iki ülkede ve üçüncü ülkelerde yatırımları destekleyeceğiz.
Siyasi alanda ilişkilerimizi uçak düşürme hadisesinden önceki seviyenin de üzerine çıkarma konusunda kararlılığımızı ortaya koyduk. Dolayısıyla Rusya ile uçak düşürme hadisesinden sonra kötüleşen ilişkilerimizi normalleştiriyoruz. Şimdi uçak düşürme hadisesinden önce Rusya ile ilişkilerimiz çok iyiydi. O zaman Türkiye’de bir eksen kayması var mı diye sormayan ülkelerin şimdi bunu sorgulamaya başlaması gerçekten manidardır.
Aynı şekilde uçak düşürme hadisesinden sonra “Rusya ile ilişkilerinizi düzeltin, tamam siz haklısınız, bunu görüyoruz, ama gerginliğin bir faydası yok. Hatta Rusya’yla ilişkileri düzeltirseniz bölgenin istikrarı, güvenliği ve Suriye sorununun çözümüne katkısı olabilir, o nedenle siz yine de düzeltmeye bakın” diyorlardı. Hatta Türkiye’nin sabırlı tutumunu takdir ettiklerini de söylediler. Biz de kendilerine; “Bizim esasen Rusya’yla bir sıkıntımız yok, istemediğimiz bir hadise oldu ve Rusya’nın duygusal tepkileri var, ama sabırlıyız ve biz düzeltmek istiyoruz.” dedik. Şimdi aynı ülkeler, aynı siyasetçiler ilişkiler normalleşince bu sefer neden oldu diye arkasında başka şeyler aramaya başladılar. Ya o zaman samimi değildiniz, ya şimdi samimi değilsiniz.
SUNUCU- Tam 15 Temmuz’dan sonraya denk gelmesi de bu yorumların altyapısını oluşturdu aslında. Çünkü Türkiye Batı dünyasından, yani AB üyesi ülkelerden, hem de Amerika’dan beklediği tepkiyi göremedi ve bunu yüksek sesle ifade etti, hemen arkasından da Rusya’ya bu yeni sayfa açılınca bu yorumlara da altyapı oluşturdu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi buna da maalesef gerçekçi yaklaşmıyorlar, her şeyden önce normalleşme süreci 15 Temmuz’dan önce başladı. Sayın Cumhurbaşkanımızın gönderdiği mektupla başladı ve sonra Sayın Putin Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la telefonla aradı ve buna ilişkin bazı talimatlar oldu bizlere. Hemen arkasından bu talimatlar gereği Soçi’de Lavrov’la biraraya geldik ve orada belirlenen yol haritası bugüne kadar harfiyen işliyor. Önce Ekonomi Bakanlarımız, Başbakan Yardımcılarımız biraraya gelecekti. Uzmanlarımız biraraya gelecekti, iki farklı müsteşar yardımcımız Moskova’ya gitti, hem Suriye konusunda, hem de ikili ilişkiler konusunda toplantılar yaptık. G20’den önce liderleri biraraya getirme kararı almıştık. Bunun tarihi belli değildi, Temmuz sonu mu olur, Ağustos başı mı olur? Yani 15 Temmuz yoktu bunları belirlediğimiz zaman. O nedenle 24 Kasım öncesi ilişkilerimizin düzeyine bakarak değerlendirme yapmaları gerekiyor. Avrupa’nın, Batı’nın bunlardan rahatsız olmasına gerek yok. Çünkü biz 15 yıldır bu dengeli, çok yönlü dış politikayı gayet başarılı bir şekilde yürütüyoruz. Sorunlar olabilir, ilişkilerimiz çok iyiyken Suriye’deki mevcut durumdan dolayı birden bu duruma geldik, bu olabilir. Fakat genel anlamda bizim anlayışımızda bir değişiklik yok.
İslam dünyasıyla ilişkilerimizi çok üst düzeye çıkardık; Körfez Bölgesiyle ilişkilerin geliştirilmesi, Afrika açılımı, Latin Amerika açılımı, Asya’yla ilişkiler… Orta Asya’yla ilişkilerimizi daha da kurumsallaştırdık, Türk Konseyini kurduk ve TÜRKPA’yı kurduk. Bunların hiçbirisi Avrupa Birliği sürecimize alternatif değildi, tam tersi tamamlayıcıydı. Hiçbirisi bizim NATO üyeliğimizi sorgulayacak düzeyde olmadı, olmaz da. Şimdi niye rahatsız oluyorsunuz? Biz diyoruz ki Batı’ya, yani Avrupa Birliği’ne diyoruz; siz Türkiye’nin Rusya’yla ya da dünyanın başka bölgeleriyle ilişkilerimizin iyi olmasından dolayı kaybetmezsiniz, biz bu dengeyi çok iyi sağlıyoruz, dengeli politikayı yürütüyoruz. Siz, bu darbe girişimi ve sonrasındaki ortaya koyduğunuz tutumla, Türkiye karşıtlığıyla, nefretle ve İslam karşıtlığıyla yürüttüğünüz politika ve tutumdan dolayı Türkiye’yi kaybedersiniz, yani kendi hatalarınızdan dolayı kaybedersiniz. Aksi takdirde Türkiye başka ülkelerle iyi ilişkiler içine giriyor, dolayısıyla sırtını Batıya döner gibi bir anlayış içinde hiçbir zaman olmadı. Ortaya koyduğunuz tehditler, “şu olursa işte ilişkileri keseriz, ondan sonra Türkiye’yi dışlarız” gibi yaklaşımlardan dolayı Türkiye’yi kaybederler. Şu anda Türk halkının hissiyatı da bu yönde maalesef. Özellikle darbe girişiminde Avrupa’nın, Batı’nın destek vermemeleri, buraya gelip ziyaret etmemeleri buna sebep oldu. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland ile İngiltere’nin Avrupa ve Amerika'dan Sorumlu Devlet Bakanı Duncan’ı hariç tutuyoruz. Şimdi İsveç Dışişleri Bakanı da gelmek istediğini söyledi. Bu süreçte Türk halkında maalesef Avrupa Birliği’ne ve birçok Batı ülkesine olan güven azaldı. Kendi hatalarına, onları nasıl düzeltebileceklerine bakmalılar. Türkiye’nin nasıl dış politika izleyeceğini, hangi ülkeyle iyi ilişkiler içinde olduğunu ya da olmadığını bu şekilde değerlendirmeleri doğru değil, dostane tavsiyeleri hariç tutuyorum. Her şeyden önce kendi dış politikamızın nasıl olacağına kendimiz karar veririz. Onların karar vermemesi lazım.
SUNUCU- Şimdi heyet Rusya’da, St. Petersburg’a gitti dediniz. Nasıl bir yöntem kullanacak bu yeni mekanizma, askeri anlamda birbirimizi daha sık bilgilendirelim mi, diplomatik anlamda bilgilendirelim mi, yoksa buradan yeni bir çalışma grubu oluşturalım mı diyecekler? Ne konuşacaklar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her şeyden önce bu diyaloğun ikili ilişkilerin daha sağlıklı yürümesine katkısı olur. İkincisi; başta Suriye’de olmak üzere bölgemizde çok ciddi sorunlar var. Suriye’de durum giderek kötüleşiyor. Özellikle sivillerin zarar görmemesi, uçak düşürme hadisesi gibi bir hadisenin ya da kazanın tekrar yaşanmaması konuşulacak. Daha önce bunun için bir mekanizma vardı, işliyordu. Aynı şekilde arazideki bilgiler, ılımlı muhalefetle terör örgütlerinin saldırılar bakımından ayırt edilmesi, insani yardımlar konuları konuşulacak. Suriye’de kesin, kalıcı çözümün siyasi çözüm olduğunu biz her zaman söylüyoruz, Rusya da aynı düşüncede. Dolayısıyla tüm bu konularda siyasi, askeri, istihbari konularda işbirliğimiz hem ikili ilişkilerimizin daha sağlam zeminde yürümesini sağlayacak, hem de Suriye’deki sorunların çözümüne katkı olacaktır. Biz Suriye’nin geleceğiyle ilgili Rusya’yla aynı düşünüyoruz. Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğünün temin edilmesi, Suriye’deki bu dönüşümden sonra oluşacak yönetimin herkesi kapsayıcı bir şekilde olması gerekiyor. Çok değişik etnik gruplar, farklı dinlere mensup gruplar var, dolayısıyla herkesi kapsayacak, seküler bir yönetim gerekiyor. Biz, Türkiye’de olduğu gibi herkesin inancını özgürce yaşayabileceği ve bunun garanti altına alınacağı bir yönetim olması konusunda Rusya’yla zaten eskiden beri hemfikiriz. Tüm bu alanlardaki işbirliğimiz bundan sonra daha güçlü olacak.
SUNUCU- O siyasi çözüm arayışlarını konuşalım ama örneğin Türkiye şimdi Suriye’de sivillerin nerede olduğu, hangi bölgelerin kritik olduğu ya da ılımlı muhaliflerin, yani terör unsurlarından arındırılmış ılımlı muhaliflerin nerede olduğu konusunda Rusya’ya net bilgiler verecek ve operasyonlarda buralar vurulmayacak mı, böyle mi işleyecek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, bu konuyu da konuştuk, Rusların bizden özellikle bu yönde talepleri oldu. Maalesef Rusya’yla rejimin saldırıları sonucu çok sayıda sivil insan öldü, aralarında Arap, Türkmen, her kesimden insan var. Halep etrafında, Suriye’nin kuzeybatı bölgesinde, yani bizim Hatay sınırlarına yakın bölgede çok sayıda saldırı oldu, sivil insanlar öldü, hastaneler ve okullar vuruldu.
Rusya’nın bir iddiası var, biz buna da belli kısımlarda katılıyoruz. Özellikle bu saldırıdan sonra ılımlı muhalefetle El Nusra’nın bazı bölgelerde iç içe girdiğini görüyoruz, bunların da ayırt edilmesi gerekiyor. Şimdi yeni bir süreç başladı. El Nusra, El Kaide’den ayrıldığını ilan etti ve kendisine yeni bir isim verdi. Bundan sonraki süreçte El Nusra’nın kendi arasında ayrılıp ayrılmayacağı, ılımlı çizgiye gidip gitmeyeceği, içindeki yabancı terörist savaşçıların ne olacağı dikkat etmemiz gereken konulardır. Tüm bunlar bölgedeki dengeleri değiştirebilir. Elbette terör örgütlerine, DEAŞ’a, El Nusra’ya yönelik tolerans olmamalıdır. Ama bunu yaparken ılımlı muhalefet ve sivillere yönelik saldırılar kesilmeli ve ateşkes de tamamen sağlanmalıdır. Bunu sağlamak için Rusya’nın da içinde olduğu Uluslararası Suriye Destek Grubu kapsamında daha önce birlikte aldığımız kararların iyi bir şekilde uygulanması gerekiyor. Ben Rusya’yla aramızdaki doğrudan diyalog ve oluşturduğumuz mekanizmanın bu sürece katkı sağlayacağına inanıyorum.
SUNUCU- Şimdi 24 Kasım benzeri bir hadisenin bir daha yaşanmaması için, her iki tarafın da isteğiyle bu amaç doğrultusunda hareket ediliyor. Angajman kurallarında bir değişiklik söz konusu mu, yoksa daha dikkatli olacağız noktasında mıyız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zaten, angajman kurallarımızı özellikle NATO’yla işbirliği yapmak bakımından, Mayıs’taki NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde NATO’nun angajman kurallarına uyumlu hale getirdik. En son NATO Varşova Zirvesi’nde bunu bir kere daha gündeme getirdik, uyumlu hale getirdiğimizi vurguladık, dolayısıyla burada bir sıkıntı yok.
Rusya’nın ve koalisyon üyelerinin DEAŞ’a yönelik faaliyetleri var. Bu konularda yakın işbirliği içinde olursak hem terörle mücadelede, hem de bu tür kazaları önlemede daha etkili oluruz. Birçok ülke o bölgede aktif olarak faaliyet içindeyken kaza da, yanlışlık da olabilir. Bunları önleyebilmek için daha önce aramızda olan bu dayanışma ve işbirliğini anlık bilgi, istihbarat paylaşımını dahil ederek daha güçlü bir şekilde yeniden harekete geçirmemiz lazım.
SUNUCU- NATO ülkeleri için olan bu angajman kurallarındaki değişiklik Rusya için de mi geçerli?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, herkes için geçerli. Herhangi bir ülkenin bir angajman kuralı varsa, bu angajman kuralı tüm ülkeler için geçerli olur. Sınırlarımızda oluşacak tehditlere karşı alacağımız tedbir olan angajman kuralları Rusya, Suriye, Irak, Ermenistan’dan veya sınırımızın biraz ötesinde bir ülkeden de kaynaklansa herkes için geçerlidir.
SUNUCU- Koalisyon içindeki Türk savaş uçakları son zamanlarda 24 Kasım’dan sonra uçuşlara katılmıyordu, şimdi artık katılacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii bazı üslerde, özellikle İncirlik Üssü’nde problem oldu, darbe girişiminin içinde olan ya da darbe girişimine katkı sağlayan kişiler vardı, artık onlara asker de demek istemiyoruz, hainler vardı ve bu hainlerin Silahlı ve Hava Kuvvetlerimizin içinden ayıklanması gerekiyordu, bu konuda adımlar atılıncaya kadar bazı kısıtlamalar oldu. Bu kısıtlamalardan dolayı burada koalisyonun uçaklarının faaliyetlerine de tabii ki doğal olarak kısıtlamalar getirildi. Ama onlara yönelik bir kısıtlama değildi, kendi içimizdeki sorunu çözmek için bizim aldığımız tedbirler vardı. Şimdi hiçbir sorun yok, gerek istihbarat amaçlı, gerekse DEAŞ’e yönelik operasyon amaçlı uçaklar kalkabiliyor.
SUNUCU- Kastettiğim aslında 15 Temmuz öncesinde, yani Rusya’yla sorunun yaşandığı dönemde DEAŞ hedeflerine yönelik operasyonu koalisyon uçakları yapıyordu ama Türk uçakları içinde değildi, şimdi olacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi, tabii tüm detayları konuşacağız, o yüzden askerler konuşuyor. Burada DEAŞ’e yönelik operasyonlarda biz Rusya’ya daha önce hep çağrıda bulunduk, gelin beraber yapalım dedik. Ortak bir düşman var, terör örgütü hepimizin düşmanı, bu terör örgütüne karşı hep birlikte mücadele edelim ki kısa sürede buradan temizlensin. Aksi takdirde hem arazide yayılmaya devam ediyor, hem de diğer ülkelere sıçrıyor. Şimdi Avrupa’daki saldırılara bakın, aynı şeklide Libya’da şimdi kendilerine yer buldular, 4 binden fazla DEAŞ unsuru vardı Libya’da, Afrika ülkelerine yayılıyorlar, yine Afganistan’da giderek güçleniyorlar. Yani terör örgütleriyle hemen başında mücadele edip yok etmezsek maalesef salgın bir hastalık gibi tüm hücrelere saldırıyorlar. Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte tabii Türkiye yine aktif bir şekilde uçaklarımızla DEAŞ’e yönelik operasyonlara katılacağız.
SUNUCU- Bu ortak operasyon fikri yine masada o zaman.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Masada. Hatta uçak düşürme hadisesinden sonra Rusya’ya hep aynı çağrıda bulunduk; sizin vurduğunuz yerlerde siviller ölüyor, yani buralara öncelik vermeyin, söylediğiniz şekilde El Nusra’yla onların ayrımını iyi yapmamız gerekiyor, onlara da kesinlikle kendinizi ayırın dememiz gerekiyor. Bu süreçte hep birlikte DEAŞ’e odaklanalım. Ortada bir DEAŞ terör örgütü var, nerede olduğu da belli, oraya odaklanın diye çağrılarda bulunduk. Yani ilişkilerimizin bu süreçte koptuğu noktada bile bu çağrıları Rusya’ya her zaman yaptık.
SUNUCU- Genelkurmay başkanlıkları ya da mevkidaşlar arasında bir kırmızı hat konuşuluyor, buna yönelik alınan bir karar var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, tüm gelişmelere yönelik ve alınması gereken tedbirler için hem cumhurbaşkanları arasında, hem de askerler arasında anlık iletişim kurmak gerekiyor, dolayısıyla bunlar zaten teknik ve kolayca sağlanacak hususlar.
SUNUCU- Erdoğan’la Putin arasında da olacak yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.
SUNUCU- Şimdi bugün üzerinde çok durulan başka bir başlık; Yunanistan’daki ve Ürdün’deki 3 askeri ataşeden haber alınamadığı yönünde. Daha başka ülkelerden de bilgi var mı? Ve sizin daha önce şüphelendiğiniz, ama 15 Temmuz’dan sonra yurtdışında iletişim kuramadığınız, kayıplara karışan diplomatımız var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bazı askerler bu darbe girişimi akşamı, daha doğrusu ataşeler Büyükelçilere bildirimde bulunup, artık yönetimin kendilerinde olduğunu bildirmişlerdir. Tabii ki bunlar Genelkurmay Başkanlığı tarafından geri çağırıldı. Biliyorsunuz, Kuveyt askeri ataşesi Suudi Arabistan üzerinden kaçmak istedi ve bu kişi Suudi Arabistan tarafından, hatta kendi uçaklarıyla bize gönderildi. Bu işbirliği için teşekkür ediyoruz.
Aynı şekilde Afganistan’da bizim kuvvetlerimiz var ve Kabil’de çerçeve ülkeyiz, buradaki iki Tuğgeneral Dubai’ye kaçtı, kendilerine geri dön çağrısında bulunuldu ve Türkiye’ye dönmek istemediler. Dubai’den çıkmak isterken Birleşik Arap Emirlikleri bunları yakaladı ve yine aynı yöntemle özel bir uçakla Türkiye’ye getirip teslim edildiler.
Kaçanlar var, siz iki tanesini söylediniz, bizim diplomatlar arasında da kaçanlar oldu. Örneğin Bangladeş’teki iki memur New York’a kaçmış, bunlar zaten karı-koca. Yine Kazan’daki bir memur Moskova üzerinden Japonya’ya kaçmıştı. Şimdi dün itibariyle ilk geri dön çağrısında bulunduğumuz kişiler için süre doldu, tabii gelmeyenler için yasal işlemleri yapacağız. Türkiye’ye geri çağırdıklarımız hakkında soruşturmalar detaylı bir şekilde devam ediyor ve FETÖ terör örgütüyle bağlantılarını tespit ettiğimiz kişilerle ilgili zaten işlemleri yaptık ve yapıyoruz. İlk aşamada 88 kişinin ilişiğini kesmiştik, şu anda önümüzde olan liste üzerinde titizlikle çalışıyoruz. İhbarlar geliyor ve listede olan kişilerle ilgili FETÖ örgütü değildir diye de bilgiler geliyor. Her türlü bilgiyi titizlikle değerlendiriyoruz ki, hem haksızlık yapmayalım, ama bu örgüte mensup kişileri de Bakanlığımızda tespit edelim ve Bakanlığımızla ilişkilerini keselim ki devletin sırlarına ve bilgilerine erişemesinler.
Yunanistan’daki iki ataşeyle ilgili soru sormuştunuz bunların biri Deniz ataşesi albay Halis Tunç diğeri ise Silahlı Kuvvetler ataşesi, Kurmay Albay İlhan Yaşıtlı. Bu kişiler 6 Ağustos Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece özel araçlarıyla ve aileleriyle Igoumenitsa’dan feribota binerek İtalya’ya doğru hareket etmişler. Bizim talebimiz üzerine tüm sınırlardaki kameralar incelendi ve Yunan makamları bunu tespit etti. Albay Halis Tunç’un kardeşi Hollanda’da yaşıyor. Hollanda’ya kaçmış olabileceği ihtimalini de değerlendirerek hem İtalya hem Hollanda hem de diğer Avrupa ülkeleri nezdinde gerekli çalışmaları yürüteceğiz. Temaslarda bulunacağız ki bu iki haini de Türkiye’ye geri getirelim. Dün biliyorsunuz Bulgaristan Abdullah Büyük’ü iade etti. Kendilerine bu işbirliği için çok teşekkür ediyoruz. Uzun zamandan beri takip ediyorduk. Bazı alt mahkemeler Türkiye’nin iade talebini reddetmişti, fakat biz temaslarımızı devam ettirdik. Bulgaristan Cumhurbaşkanı bunların sığınma talebini reddederek Türkiye’ye iade kararını verdi. Burada Borisov ve Dışişleri Bakanı Daniel Mitov dostum başta olmak üzere, Cumhurbaşkanına ve tüm yönetimine yakın işbirliği için teşekkür ediyoruz. Terör örgütlerine, teröristlere ve onların destekçilerine karşı bu dayanışmayı diğer dostlarımızdan da bekliyoruz. Aynı şekilde Yunanistan’a da bugüne kadar ortaya koydukları işbirliği için de özellikle teşekkür ediyorum.
SUNUCU- Ama bekliyoruz hala askerlerin gelmesini Yunanistan’da.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan’da bu ay sonunda duruşmalar olacak. Daha önceki duruşmada, yasak girişten dolayı ceza aldılar. Şimdi mahkeme, onların siyasi sığınma taleplerini değerlendirecek ve kararını verecek. Bizim beklentimiz teröristlere ve darbe girişimcilerine siyasi sığınma hakkının verilmemesi, Türkiye’ye ve Türk yargısına teslim edilmesidir.
SUNUCU- Bu beklenti Amerika içinde geçerli galiba, çünkü bir askerin oraya sığınma talebi olduğu yönünde haberler var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz Amerikalılara sorduk. Henüz bir cevap alamadık ve bir cevap bekliyoruz. Biliyorsunuz bizim Amerika’dan esas beklentimiz Gülen’i yani FETO’yu Türkiye’ye iade etmesi. ABD’den bu konuda işbirliği sinyallerini görüyoruz. Adalet Bakanlığından bir mektup aldık ve Adalet Bakanımıza hemen ilettik. Bu çerçevede Amerika’dan bir heyet geliyor. Buradaki muhataplarıyla, Adalet Bakanlığımızdaki arkadaşlarla bir araya gelecekler. Daha sonra üst düzey ziyaret de bekliyoruz. Dosya hazır olduktan sonra Adalet Bakanımızla birlikte ABD’ye giderek bu deliller, dosyalar ve darbe girişiminde elde edilen bilgilerle tekrar talebimizi yineleyeceğiz. Bu bilgileri doğrudan kendilerine teslim edeceğiz. Şu andaki işbirliği anlayışının sonuç getirmesini ve somut adımlara dönüşmesini istiyoruz.
SUNUCU- Amerika’dan Kerry’nin dışında bir konuk bekliyor muyuz, üst düzey ziyaret olarak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biden de biliyorsunuz Sayın Başbakanımızla telefon görüşmesinde gelmek istediğini söylemişti. Kerry de gelmek istediğini söyledi. Önümüzdeki günlerde netleşecektir kimin ne zaman geleceği.
SUNUCU- Bu sıcak başlıkları o zaman konuştuk ve Suriye meselesine Rusya olarak biraz girdik. Suriye meselesinde özellikle Rusya’yla görüş ayrılığı olan noktalara daha derinlemesine bakmak istiyorum. Birincisi, Putin Sayın Cumhurbaşkanına, PYD konusunda, orada bir ofis olduğunu ve bunun STK olduğunu düşündüğünü söyledi. Bugünkü röportajdan bunu anlıyoruz. Kapatılması yönünde bir adım bekliyor musunuz, önce bunu sorayım, sonra Suriye içindeki PYD varlığını konuşalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Moskova’daki ofisle ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız Putin’e bilgiler verdi. Putin ilk defa haberinin olduğunu söyledi. Yanındaki arkadaşlar kendisine bir sivil toplum örgütü olarak açıldığını söylediler, o da bunu yineledi. Fakat bu konuda Rusya’dan adımlar atmasını bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bir sivil toplum örgütü olmadığını, Türkiye’deki terörist başının posterlerinin olduğunu ve aynı sembolleri kullandıklarını belirtti. Sayın Cumhurbaşkanımız ayrıca Türkiye’deki ve Suriye’deki terör örgütlerinin hepsinin terörist başı Öcalan’a bağlı olduğunu söyledi ve Moskova’daki ofisle ilgili fotoğrafları da Putin’le paylaştı. Hem Putin hem de daha sonra konuştuğum Sergey Lavrov, bu konuyu değerlendireceklerini söylediler. Biraz öncede söyledim Suriye konusunda bu anlamda Rusya’yla görüş ayrılığımız yok. Rusya, Suriye içinde kantonun ya da başka bir devletin kurulmasına karşı. Biz de aynı şekilde düşünüyoruz. Suriye’nin toprak ve sınır bütünlüğü konusunda Rusya’yla bir görüş ayrılığımız yok. Bu ister oradaki PYD, ister YPG ya da başka gruplar olsun, biz herhangi bir grubun Suriye’de ayrı bir devlet kurmasına karşıyız.
SUNUCU- Tabii bu siyasi çözüm başlığında Esad konusu önemli. Bütün bu krizlerden önce Türkiye’de Suriye daha sık tartışılırken, geçiş sürecinde Esad’lı mı olur, Esad’sız mı olur tartışma maddelerinden biriydi. Sonra bunu artık bir kenara bıraktık, kendi iç meselelerimize döndük. Yeniden gözümüzü Suriye’ye çevirdiysek ve bu pozisyonumuzu koruyorsak Rusya’yla nasıl bir paralelde buluşuruz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Esad konusu sadece Türkiye’yle Rusya arasındaki bir mesele değil. Bu konu bir kere Suriye’nin tamamını ve Suriye’yle ilgilenen tüm ülkeleri yakından ilgilendiriyor. İran var, Suriye var, Rusya var. Lübnan gibi bazı ülkeler ve Suriye’nin içindeki bazı gruplar Esad’ın kalması yönünde görüş belirtiyorlar. Bu bir sır değil ama Esad’ın gitmesi gerektiğini söyleyen ülke sayısı çok daha fazla. Batı’da, işte ABD’nin tutumu belli, özellikle Körfez bölgesinde tüm ülkeler Esad’ın gitmesi gerektiğini söylüyor. Biz de aynı şekilde Esad’ın mutlaka gitmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu duygusal bir tepki değil. Ortada gerçekler var. 500 bin insanı katleden bir rejimin bundan sonra bir ülkeyi yönetmesi bir kere doğru ve gerçekçi değil. Ayrıca bizim ne düşündüğümüz kadar Suriyelilerin ne düşündüğü de önemli. Belirttiğim gibi ortada bir gerçek var. Muhalefet ve Esad’a karşı mücadele edenler var. Siyasi, askeri ve arazi olmak üzere her türlü alanda mücadele edenler var. Biz bunlarla da her zaman görüşüyoruz. Ayrıca bölgede diğer ülkeler var; Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri var. Şimdi bu ülkelere ve Suriye’de arazideki güçlere, muhalefete, koalisyonlara, gruplara baktığımız zaman, bunların hiçbirisi Esad’ın etrafında birleşmek istemiyor, yani Esad’ın Suriye’yi yönetmesini istemiyor. Benim ne düşündüğüm kadar Suriye halkının da ne düşündüğü önemli. O nedenle biz gerçek tespitlerimizi paylaşıyoruz. Bu konuda şu anda Rusya’yla aynı düşünüyoruz dersek doğruyu söylememiş oluruz. Esad konusunda farklı görüşümüz olabilir ama Esad konusunda farklı düşünüyoruz diye tüm Suriye konusundaki diyaloğu sona erdirmek ya da başka tutumlar içine girmek de doğru değil.
SUNUCU- Esad’lı geçişe de biz karşıyız şu noktada.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esad’lı geçiş diye bir geçiş olmaz. Çünkü Esad’ın başında olduğu bir geçiş süreci gerçek bir geçiş süreci olmaz, yani biz böyle görüyoruz. Gerçekçi düşünmek lazım. Şu anda Esad’ın Suriye’yi siyasi anlamda dönüştürebileceğine inanmıyoruz. Bir dönüşüm istiyorsak geçiş hükümetinin olması lazım, bu geçiş hükümetinin de kapsayıcı olması lazım. Esad’la birlikte kapsayıcı bir geçiş hükümeti olabilir mi? Olmaz. Muhalefet ve diğer tüm gruplar Esad’la birleşmeyeceğine göre nasıl kapsayıcı olacak?
SUNUCU- Gideceğinin de garantisi yok. Bir konu daha var önemli, dün Anadolu Ajansı Editör Masasında altını çizdiğiniz; NATO bizim hava savunması konusunda beklentilerimizi karşılamadı, tatmin edici adımlar atmadı, biz de elbette kendi güvenliğimizi alacağız dediniz ve bir anlamda Rusya’yla yapılacak işbirliğinin altını çizdiniz. Nasıl bir işbirliği olacak bu? Örneğin S-400 mü alacağız, yoksa ortak mı yapılacak, yoksa sadece know-how’ı mı alacağız, ne yapacağız Rusya’yla?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye’ye yönelik tehditlerin en çok arttığı dönemde müttefikimiz olan, NATO üyesi olan bazı ülkeler bakım, maliyet ya da diğer gerekçelerle patriot bataryalarını çekti. Daha sonra İtalya SAMP/T gönderdi, İtalya’ya teşekkür ediyoruz. Diğer taraftan hava savunma sistemi bakımından da bugüne kadar somut adımları görmedik. NATO’nun görevi; tüm müttefiklerinin savunmasını güçlendirmek ya da garanti altına almaktır. Şu anda NATO’nun Türkiye’de bulundurduğu hava savunma sistemleri tüm Türkiye’yi kapsamıyor. Diğer taraftan NATO’nun aldığı kararlar var, bunların hepsi de bugüne kadar tamamen uygulanmadı. NATO’nun müttefikiyiz, NATO’ya çok katkı sağlıyoruz ama NATO’dan da beklentimiz Türkiye tehditlerle karşı karşıya kaldığı zaman sözlü değil, somut destek vermesi. Darbe girişimi gecesi Genel Sekreter Stoltenberg beni aradı, güçlü de bir destek verdi sağolsun. Daha sonra yaptığı açıklamalarda da bu desteği net bir şekilde ortaya koydu. Amasız net bir destek verdi, kendisine çok teşekkür ediyoruz. Bu konuda zaten sorun yok, herhangi bir güven eksikliği de yok.
SUNUCU- Dün de bir açıklama yapıldı, belki hatırlatmak gerek.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, NATO dün bir açıklama yaptı. Somut destekleri de görmek istiyoruz. Bu tabii sadece Genel Sekretere bağlı değil, müttefiklerin de bu konuda adım atması gerekiyor; bu bir.
İkincisi; biz Türkiye olarak her ülke gibi kendi savunma sistemimizi kurmak istiyoruz; tankımızı da üretmek istiyoruz, uçağımızı da üretmek istiyoruz, ister seyir olur, ister balistik olur fark etmez, hava savunma sistemimizi de güçlendirmek istiyoruz. Aynı şekilde diğer alanlarda da üretim yapmak istiyoruz, kendi savunma sanayimizi güçlendirmek istiyoruz. Kendi teknolojilerimiz var ve başka ülkelerde gelişmiş teknolojiler de var. Biz özellikle müttefikimiz olan, NATO üyesi ülkelerle her zaman işbirliği yapmak istedik fakat onlar aynı anlayış içinde olmadılar. Türkiye’ye know-how verilmesi ve teknoloji transferinin yapılması konusunda maalesef olumlu yaklaşmıyorlar. Ancak biz size satarız, ama sattığımız zaman da bu işin kullanımı, kontrolü bizde olur diyorlar, bu doğru bir şey değil. Sen NATO içinde kendi müttefikine güvenmiyorsan, o zaman Türkiye de kendi savunma sistemini güçlendirmek için başka arayışlar içine girebilir. Dün Anadolu Ajansı’nda kendi arayışımızın içine girebiliriz sözünü söyleyince, Rudaw Ajansı haberi NATO’dan çıkmayı değerlendiririz, düşünürüz gibi vermiş; yanlış bir bilgi.
Altay tankı ve Atak helikopteri gibi ürünler var. Bunları dost ve kardeş ülkelere de vermek istiyoruz. Fakat motoru ABD’ye ait olduğu için bu ülkelere satışına izin vermiyor. Bizim Türkiye olarak, kendi bağımsız savunma sanayimizi kurma hakkımız yok mu? Teknoloji transferi ve ortak üretim dâhil, bu konuda her zaman ilk tercihimiz müttefiklerimizle işbirliği içinde olmak. Ama müttefiklerimizin çoğunda bu anlayış yok. O zaman Türkiye ne yapacak? Kendi savunma sanayisini oluşturmak için başka arayışlar içine girmek durumunda kalır. Bizim bunu öyle ya da böyle mutlaka başarmamız lazım. Kimse bize NATO dışında başka bir ülkeyle niye böyle bir işbirliği içine girdiniz dememeli.
SUNUCU- Şu anda biz o noktada mıyız? Yani NATO bizi korumuyor, biz Rusya’yla...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Korumuyor değil, bak koruma ayrı…
SUNUCU- Yeterince diyelim...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O konuyu kapattık. Şimdi biz savunma sanayisinden bahsediyoruz.
SUNUCU- Geliştirmek için…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ortak üretiminden, teknoloji transferinden bahsediyoruz.
SUNUCU- Peki, tamam. NATO ülkeleriyle ve NATO’yla bunu yapamıyoruz, Rusya’yla yapacağız mı diyorsunuz yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bugüne kadar NATO ülkelerinin hiçbiriyle bunu başaramadık. Sadece Rusya’yla değil bundan sonraki süreçte birinci tercihimiz tabii ki NATO üyeleri, müttefiklerimiz. Ama bu olmadığı zaman biz bunu mutlaka yapmak zorundayız, bizimle kim işbirliği yaparsa, bu teknoloji transferini ve ortak üretimi kim sağlarsa biz de pekala onlarla işbirliği yapabiliriz. O zaman da bize; Türkiye NATO üyesi, nasıl böyle yapar ya da yapmak ister gibi herhangi bir eleştiri yapılmasın, sorgulamaya da hiçbir zaman tevessül etmesin.
SUNUCU- İsrail’le anlaşmayı soracağım son olarak. Meclis onayı ve Büyükelçi belli mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Herhalde önümüzdeki hafta Meclis tatile girmeden önce bu anlaşma oylanır ve onaylanır. Esasen, bu darbe girişimi olmasaydı o hafta Meclis’in gündemine getirilmesi söz konusuydu. Tabii ki önce komisyona gider, sonra Genel Kurul’un gündemine alınması için Danışma Kurulu kararı verir. Yüce Meclis adına biz burada her şeyi olacakmış gibi söylemeyelim, ama arzumuzu söylüyoruz. Dışişleri Bakanlığı olarak Başbakanlığa gönderdik, Başbakanlık da bu anlaşmanın onaylanması için Meclis’e gönderdi. Meclis’te oylamadan önce siyasi partilere bilgilendirme yapmak istiyoruz. Anlaşmanın içeriği, başından beri yaşanan süreç, şartlarımızın nasıl yerine geldiği konusunda da bilgi vermek istiyoruz. Anlaşma Meclis’te onaylanır onaylanmaz, Türkiye ve İsrail olarak eşzamanlı Büyükelçilerimiz için agreman isteyeceğiz. Bizim atayacağımız Büyükelçinin kim olduğu belli değil, henüz belirlenmedi.
SUNUCU- Peki, ama kısa bir süre kaldığını söyleyebiliriz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, az kaldı.
SUNUCU- Efendim verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler, sağ olun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ediyorum.
SUNUCU- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sorularımızı yanıtladı.
İlgili Dosyalar
Pazartesi - Cuma
09:00 - 13:00 / 14:00 - 17:00
Çalışma Günleri: Pazartesi-CumaÇalışma Saatleri: 09:00-13:00 14:00-17:00
Tatil Günleri 2025
1.01.2025 | 1.01.2025 | Yılbaşı |
1.04.2025 | 2.04.2025 | Ramazan Bayramı |
18.04.2025 | 18.04.2025 | Good Friday |
21.04.2025 | 21.04.2025 | Paskalya |
1.05.2025 | 1.05.2025 | İşçi Bayramı |
6.06.2025 | 7.06.2025 | Kurban Bayramı |
12.06.2025 | 12.06.2025 | Demokrasi Günü |
4.09.2025 | 4.09.2025 | Mevlit Kandili |
1.10.2025 | 1.10.2025 | Nijerya Milli Günü |
29.10.2025 | 29.10.2025 | Cumhuriyet Bayramı |
25.12.2025 | 25.12.2025 | Noel |
26.12.2025 | 26.12.2025 | Boxing Day |
+90 312 292 29 29